Evvela şunu belirmeliyim ki, bir konu yazı başlığından anlaşılmaz. Tümünü okuma zahmetine katlanmak gerekir.
Öğrenci evlerine müdahale, yani kızlı erkekli aynı evde yaşayan öğrenciler. Her şeyden önce, aynı evde yaşayan gençler ile aynı evde yaşayan öğrencileri ayrı olarak değerlendirmek gerekir.
Bu yaşam tarzına bir müdahale değildir. Öğrenci denildiği vakit, Ülkenin yarınlarının teminatı olan, onlara daha hoşgörülü bir çerçeve ve alan müsaade edilen, Devletin kendileri için olanak ve imkan sağlama konusunda her adımı atması bir mecburiyet olarak karşımıza çıkan bir topluluktan bahsettiğimizi unutmayalım.

Bu yüzden bu konunun özel hayata müdahale olarak değerlendirmek ve incelemek son derece yanlıştır. Çünkü söz konusu olan öğrencidir. Ev kiralamış olsa dahi, her ne kadar konu yetki sınırları içinde tartışılsa dahi, her rahatsızlığın bir ölçüsü vardır, zaten de olmalıdır. Bu meseleyi idrak ederken konunun Üniversite öğrencileri olma gerekçesi ile mütalaa etmek, meselenin daha anlaşılır olması açısından son derece önemlidir.
Eğitim ve öğrencinin korunması devlete ait bir görevdir. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ahlaki değerlere, milletimizin gelenek ve göreneklerine uygun şekilde, milli değerlere sahip şekilde yetişebilmesi için devletin gerekli tedbirleri alması kadar doğal bir şey olamaz. Kamu menfaati olarak konuyu ele aldığımızda, elbette burada söz ettiğim, halkın çıkarlarının da korunması üstüne temel bir yaklaşım ile düşünüldüğünde, devletin kamu çıkarlarının korunması adına tedbir alması, hatta müdahale etmesi olması gereken ve beklenen bir tutumdur. Sanılmasın ki karma evlerde kalanlar çok liberal ailelerden geliyorlar. Hayır, bunların önemli bir kısmı geleneksel ve muhafazakâr ailelerden geliyorlar ve çoğu ailelerinin bu durumdan haberleri dahi yok. Aileleri geleceği zaman öğrenci başka yerleri evi olarak gösteriyor. Başka bir tabirle, öğrenci ailesinden uzaklaşınca, gittiği yerde kendisine yeterince sahip çıkan bir mekanizma oluşmayınca sosyal kontrol kendiliğinden ortadan kalkıyor. Belki kimse fark etmiyor ama, her il'e dağılmış olan üniversitelerde, yarının ahlak anlayışı, toplumun yapısı ve kültürü oluşuyor. Gidişat kontrolsüz ve sağlıksız... Bu bağlamda böylesine hayati bir konuyu gündeme taşıyan, Sayın Başbakan Erdoğan'ı eleştirenleri de anlamış değilim. Her türlü şartları öğrencinin menfaatine sağlamak adına, yaşamın bir çok alanında öğrencilere sağlanan imkanlar bulunmaktadır. Nasıl öğrencilere farklı bir fiyat tarifesi uygulanıyor ise, buna paralel halk, öğrenciye daha imtiyazlı ve daha hoşgörülü davranıyorsa, demek ki burada bir kamu bakış açısı vardır ve de kamu yararı gözetilmelidir. Umut kaynağı olan öğrencilerin daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde öğrenim görmeleri için, Hükümetin sağlayacağı güvene bütün toplumun ihtiyacı vardır.
Bunun da bir nimet külfet dengesi olduğu her zaman hatırlanmalıdır.
Gençlere hoşgörü sınırı çok geniş bir anlama sahiptir. Bu çerçevede gençlerin bu tür eleştirilere katlanması gerekmektedir. Bu konunun özel hayata müdahale bağlamında tartışılması gerçekçi bir yaklaşım değildir.Öğrenci evinin maksadı ve yaklaşımını konunun dışında bir tartışmaya götürmeden değerlendirilmesinin, daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Bu meselenin, öncelikle kamu çıkarının engellenmesi şeklinde incelenmesinin zararlarını dikkate alarak, daha sorumlu bir anlayışın etrafında düşünülüp tartışılması, ülkemizin geleceği açısından çok büyük önem arz etmektedir.
Murat GENÇOĞULLARI
Comentarios