top of page

Suriyeli Mülteciler

Yazarın fotoğrafı: Murat GençoğullarıMurat Gençoğulları

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020

Mülteci meselesinde asıl yükü taşıyan ülkeler, sırasıyla Ürdün, Türkiye, Lübnan, Irak ve Mısır. Batılı ülkeler ve bölgenin petrol zenginleri Suriyeli mülteciler konusundan uzak durmak için çok büyük çaba sarf ediyor. 

Almanya sadece 5 bin mülteciyi, onu da en fazla 2 yıllığına almayı kabul etti. Fakat Almanların aldıkları kişiler neredeyse ‘seçmece-mültecilerden oluşuyor; hepsi eğitimli, hepsi Alman ekonomisinin aradığı türden.

Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteci sayısı ise 500 bini aşmış durumda. Bu rakam bazı illerimizin nüfusundan bile fazla… Rakamın nerede duracağı ise belli değil. Belki bir yıl içerisinde 1 milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de yaşıyor olacak. Türkiye bu kadar büyük bir kitleyi kaldırmakta zorlanır, zorlanıyor da…

Suriyeli mülteci sorunu Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve hatta siyasi dengelerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle konu ciddiyetle ele alınmak ve gerekli politikalar acilen üretilmek zorunda.

Meselenin ilk boyutu, ekonomik. Mültecilerin Türkiye’ye ekonomik yükü şimdiden 2 milyar doları buldu. Dolaylı maliyete bakıldığında tablo daha da ağırlaşıyor. Zaten istihdam sorunu yaşayan ülke, Suriye’den gelen yarım milyon ucuz iş gücü nedeniyle farklı maliyetler ile karşılaşacak. Mülteciler, bazı bölgelerde işsizliği artırdığı gibi, ücretleri de kontrolsüz bir şekilde aşağı çekecektir. İş gücü ve üretim açısından kayıt dışı ekonominin de buradan besleneceğini gözden kaçırmamak gerekir. Diğer bir yandan gelen mültecilerin Türkiye'den çok yüksek bir beklenti içinde olmalarıdır. Gelenler arasında, yerel halkın kendilerine yardım etme zorunluluğun olduğu gibi bir algı içindeler.

Mülteciler arasından bazıları, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kişilerle  evlilik yapması ve yapmak istemesi gibi bir durum söz konusudur. Diğer bir yandan her türlü çalışma hakkı istekleri ve  bürokratik engellerden arındırılmış bir statüye kavuşmak istemeleri ayrı bir konu. Bir çok yerde, gelenler arasında fuhuş yapan ve yapmak üzere organize olmayı seçenler de yok değil.


Türkiye, mültecilerin ekonomik maliyeti konusunda Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerce desteklenmek zorunda. Aynı şekilde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkeleri ile Batı’nın zengin ekonomileri de mülteci yükünü bölüşmek zorunda. Ne var ki insani yüklerin paylaşımında dünyanın adil bir yer olmadığını da hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin mülteciler meselesinde karşılaşabileceği asıl sorun ise sosyal alanda yaşanacaktır. Nispeten farklı bir kültürden gelen bu insanlar Türk toplumuna uyumda zorluk çekeceklerdir ve bu zorluk tarafların birbirine şiddet de dâhil, reaksiyonu şeklinde kendisini gösterecektir. İşsizlik ve diğer zorluklarla boğuşan mültecilerin, suça bulaşma ihtimali de yok değil.


Bu topraklar asırlardır göçmenlerin sığındığı yerler oldu. Bu özellik Cumhuriyet boyunca da sürdü. 1917 Devriminden sonra Ruslar, 1979’dan sonra İranlılar, savaşla birlikte Afganlar, Saddam’dan kaçan Iraklı Kürtler bu topraklara sığınmış çok sayıda mülteci grubundan sadece birkaçıdır.

Ne yazık ki yükü çeken Türkiye, kendisine sığınan mültecilerin oluşturduğu fırsatları iyi değerlendiremiyor ve yüz binlerce insan tehlike geçince veya kendisine daha zengin bir ülke bulunca Türkiye’ye ciddi bir katkı bırakmadan başka yerlere göçüp gidiyor.                        Kısa sürede geliştirilecek bir planlama ile Suriye’den gelen mültecilerin en donanımlıları Türkiye’de uzun süre kalacak ve katkı verecek şekilde yönlendirilmelidir.

Murat Gençoğulları


 
 
 

Comments


bottom of page