top of page

Trump’a seçim kazandıran gizli güç

Yazarın fotoğrafı: Murat GençoğullarıMurat Gençoğulları

8 Kasım 2016 yılında ABD’de başkanlık seçimi yapıldı. Demokrat parti ile Cumhuriyetçi parti, aday belirleme sürecine girdi. Cumhuriyetçi partide 16 aday adayı, Demokrat partide ise 6 aday adayı vardı. Nihayetinde adaylıktan çekilenler oldu ve eyaletlerde yapılan ön seçimler neticesinde; Donald Trump Cumhuriyetçi partinin adayı, Hillary Clinton ise, Demokrat partinin adayı olarak seçime girdi. Amerika Birleşik Devletlerindeki seçim sistemine göre, Başkan adayı, birlikte çalışacağı yardımcısını belirleyerek seçim kampanyasını başlatır. Ben bunu bir şeffaflık örneği olarak değerlendiriyorum.

 
 

Demokratik Parti'nin adayı Hillary Clinton, Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump, Libeteryen Parti'nin adayı Gary Johnson ve Yeşil Parti'nin adayı Jill Stein olarak belirlendi. Bu adayların yarıştıkları ABD genel seçimlerinde Donald Trump toplam oy sayısı bakımından Hillary Clinton'a göre daha az oy almasına rağmen, seçiciler kurulunda 304-227 üstünlük elde ederek seçimi kazanmış, 20 Ocak 2017 günü yemin ederek 45. ABD başkanı olarak göreve başlamıştır. (BBC News 2016)



Adaylık sürecinde yürütülen seçim kampanyası devam ederken yapılan anketlerde Hillary Clinton’un kazanacağı yönünde bir öngörü vardı. Adayların canlı olarak milyonların önünde kozlarını paylaştıkları tartışma programında Hillary’nin üstünlüğü söz konusuydu.

CNN/ORC'nin tartışmayı izleyenler arasında yaptığı ankete göre; tartışmayı Clinton'ın kazandığını düşünenlerin oranı yüzde 62. Trump'ın kazandığını düşünenler ise yüzde 27'de kalmıştı. ABD medyasının yaptığı araştırmalara ve yorumculara göre Demokrat partili Clinton bu tartışmada Trump karşısında üstünlük elde etti. Politico internet gazetesinin Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yaptığı seçim anketine göre de, Clinton, Trump karşında daha iyi bir performans gösterdi. Ankete katılan Demokratların yüzde 99'u ve Cumhuriyetçilerin yüzde 57'si seçimi Clinton'un kazanacağını düşünüyordu. Birçok yorumcu Clinton'ın Trump'ı mizacı, vergi beyannamesini açıklamaması, geçmişte kadınlar ve etnik ve dini gruplar üzerine yaptığı açıklamalar konusunda köşeye sıkıştırdığı görüşündeydi. (BBC News 2016)

 
 

Peki nasıl oldu da Başkanlık seçimini Trump kazandı?



Diğer yandan, ABD seçimlerinde her zaman “göç, ırkçılık, ulusal güvenlik ve sağlık sistemi” ana başlıkları üzerinden bir seçim kampanyası yürütüldüğünü unutmamak gerekir.



Trump’ın Slovenya’dan ABD’ye gelen bir yabancı Kadınla evlenmiş olması yabancılar üzerinde yakın hissetme duygusunu hareketlendirmiştir. Melania 2001 yılında ABD’ye gelmiş, 2005 Yılında Donald Trump ile evlenmiştir. 2006 yılında resmi vatandaş olmuştur. Melania’nın Slovenya asıllı olması, yabancılar üzerinde ABD Başkanının, yabancıları içselleştirmiş anlamını çıkardı.




ABD’de seçimlerin kaderini genellikle kararsız oylar belirlemektedir. Bu sebeple, adayların sempatik çekim kabiliyeti ile toplayacakları oyların kime gideceği, önemli rol oynamaktadır.


Seçim kampanyasında Hillary Clinton'un takındığı resmiyetçi ve kendinden emin tutumuna karşı, Trump’ın daha özgün ve doğal davranış sergilediğini gözlemledim. Trump’ın her düşündüğünü rahatça söylemesi ve duygularını beden dili ile beraber ifade etmesi, onu halka yaklaştırmıştır.


Clinton’nın burjuvazi tutum sergilemesinin yanında, halkın D.Trump’ı daha samimi bulduğu söz konusu olmuştur. Bu sahne insanlarda sınıf meselesinin hissedilmesine ve bu duygunun uyandırılmasına sebep olmuştur. Resmiyetçi, küçümseyici, kendini başarılı gösteren, mesafe hissi uyandıran, rekabetçi, hırslı ve baskın olan kadınlar, erkekler tarafından sempatik bulunmaz. Çünkü, bu tip kadınlar, büyülü enerjilerini karşıya aktaramazlar.



Seçim bürokrasisine göre, Clinton’un rakibi her ne kadar Trump gibi görünse de, esas rakibi Melania Trump’dı. Başkan adayının Kadın olmasından kaynaklanan, seçmen üzerindeki sempatik eğilim, Melania’ya odaklanıyordu. Çünkü Hillary’nın, Melania karşısında ortaya bir çekim gücü ve bir cazibe koyması mümkün değildi.

 

Melania Trump, güzelliği ve karizması bir kısım seçmen üzerinde inanılmaz bir etki oluşturmuştur. Melania’nın çekiciliği, ona yönelik gizli bir hayran kitlesi oluşturdu. “Arzulamaya Karşı Duyulan Arzu” insanların sürekli olarak içlerinde yaşattıkları bir histir. Böylece “tekrar görme isteği” ortaya çıktı. Çünkü, Melania'nın etrafında oluşan gizli hayranları dopamine boğduğu söz konusudur.

Buradaki çıkarım; “Eğer ki D. Trump Başkan olursa, Melania’yı daha çok görürüz”, alt anlamıdır. Böylece yeniden dopamin salgılanacaktır. Melania’nın cazibesi üzerinden oluşan çekim gücü ile etkilenen bir kısım insanlar, bilinçaltları tarafından “Melania’nın first lady olması durumunda, onu daha çok göreceklerini, duygularını bir armağanla ödüllendirecekleri" talimatını almışlardır.


 

8 Kasım 2016 yılında yapılan ABD seçimlerinin görünmeyen sonucu şudur:

Başkanlık seçimini Trump kazanmamıştır. Hillary Clinton, Melania Trump’a karşı kaybetmiştir.

İnsanlar manevi varlıklardır. Sanırım 2020/2021 yılında yapılacak seçimlerde, maneviyatı, samimi yaklaşımı ve insanı merkeze alan, ona kıymet veren bir kampanyayı tedahüle sokan bir seçim strateji ile daha iyi bir netice elde edilecektir.


Murat GENÇOĞULLARI

Sosyal Psikolog-Yazar

56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page