top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

COVID hakkında konuşmaktan sıkıldık.

Güncelleme tarihi: 26 Nis 2021

COVID-19 tüm ilişkilerimizi sarstı. Bu süreçte sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarımızı karşılamada zorlanıyoruz. Duygu ve düşüncelerimizde dalgalanmalar yaşıyoruz. Fiziksel ve duygusal yakınlaşma ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız zaman depresif oluyoruz. Birbirimize ihtiyaç duymamıza rağmen birbirimizden uzaklaşıyoruz. Bütün bunların neden olduğunu anlamak, pandemi sonrası ilişkilerimizi yeniden yapılandırmamız için çok önemli.


Psikolojide bazı durumlar ters reaksiyon gösterir. Yalnızlık hissi bizi daha çok sosyalleşmeye itmez, aksine kendimizi daha geriye çekmemize sebep olur. İlişkilerimizin değersiz olduğuna, insanların bizi yargıladıklarına, onların yanında olmaktan hoşlanmadıklarını zannetmeye başlarız. Bu durum bizleri çevremizden izole eder. Yalnızlık psikolojisi ile sosyalleştiğimiz anda ise, kendimizi savunmacı bir hale getiririz.



BU süreçte pek çoğumuz Covid-19 hakkında epeyce konuştuk. İnsanlar Covid hakkında konuşmaktan, dijital buluşmalardan ve sanal etkileşimden sıkıldı. Pandemi sonrası her şeyin iyi olacağı konusunda kendimize ve dostlarımıza güvence verdik. Ancak bu olumlu ruhu sürdürmek o kadar kolay mesele değil. Sürekli olumlu veya sürekli olumsuz söylemleri sürdürmek insanı epeyce yormaktadır. Salgının yarattığı kayıplar ve belirsizlik, çocuklarımızın zarar görüp görmeyeceğine dair endişeler, kimin hastalanacağı ya da kimin öleceği konusundaki gerçeklerle yüzleşmek, bizlerde karamsarlık, üzüntü ve endişe oluşturmaktadır. Bu yüzden Covid-19 meselesini konuşmak için bir enerjimizin kalmadığını hissediyor olabiliriz.


Sanal olarak sosyalleşmek, film izlemek, oyun oynamak, zoom üzerinden online toplantılara katılmak ve görüntülü görüşmeler yapmak; doğal olmayan bu uzun süreli göz kontağı ve bunun yarattığı dikkat dağınıklığı, hareket edememe ile birlikte vücut dilini anlayamamanın getirdiği zorluklar, hepimizi yıpratmışa benziyor. Sanal olarak yapılan görüşmeler, yüz yüze yapılan görüşmelere göre, daha az tatmin ediyor. Bu çözümlerin beraberinde getirdiği zorluklar ve eksiklikler var.


Pandemi sürecinde cep telefonumuz ve bilgisayarımız ile çok vakit geçiriyoruz. Bu sanal mecralarda sosyalleşmeye çalışıyor, yalnızlığımızı bir parça olsun gidermeye çalışıyoruz. Sosyal medyanın insanların düşünme şeklini nasıl etkilediğine dair araştırmalar ve kanıtlar her geçen gün büyüyor. Sürekli olarak maruz kaldığımız bu yanlış bilgilerin insanlar üzerinde nasıl olumsuz bir etkiye sahip olduğu zaten ortada. Araştırmalar, sosyal medyanın insanların düşünce tarzını olumsuz yönde etkilemeye başladığını gösteriyor ve daha fazla yanlış bilgiye maruz kalmamız yoluyla bunu yapmaya devam ediyor. Eğitim seviyemiz ne olursa olsun, sonunda hepimiz dezenformasyonun etkisine maruz kalıyoruz.


Bu içinde bulunduğumuz sürecin farkına varmak, kabul etmek ve anlayış göstermek, bize faydalı olacaktır. Bize, birbirimizi kaybetmenin ve birbirimizi yeniden bulmanın nasıl duygu olduğunu öğretecektir. Bu süreci hep beraber gözlemleyelim.


Murat GENÇOĞULLARI

68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page