Ayna kelimesi ile Aynı kelimesi aynı kökten türemiştir. Aynaya bakmak birazda, insanın kendi kusurları ile yüzleşmesi demek oluyor. Yani kendi kendimizle yüzleşmek. Lakin birey olarak aynaya bakmamız yetmez... Millet olarak, Devlet olarak da bunun yapılması gerekir.
Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde “Her millet layık olduğu şekilde yönetilir” der. Peygamberimizin tüm sözleri gibi bu da çağlar boyu geçerliliğini koruyan ve kıyamete kadar koruyacak bir söz. Toplum olarak biz nasıl davranıyorsak, idarecilerimiz de öyle davranır.
Başınızdakiler, hangi şekil ile iş başına gelirse gelsin, onlar da içinden çıktıkları toplumun ürünüdürler. Toplumda ne varsa, yukarıya da o yansır. Bir ölçüde monarşide de bu böyledir, demokraside de.
Buna karşın insanlar, kendilerinin gizlice yaptıkları yanlış işleri idarecilerinde açıkça görünce buna kızarlar. Kendileri kötü olsalar da idarecilerinin iyi olmasını, ahlaksızlık yapmamasını, başarısız olmamasını isterler. Şikayet ettikleri aslında kendilerinde de vardır.
Örneğin, idarecileri yoğun bir şekilde çıkarcı davranan, rüşvet alan, usulsüzlük yapan bir toplumda bahsedilen sorunlar aslında toplumda da oldukça yaygındır. Hatta halk, idarecilerinin yaptığı pek çok yanlışı yapmanın yanı sıra bu yanlışları kanıksamakta, normal saymaktadırlar.
Türkiye örneğine bakıldığında ise bugün yönetimi eleştiren kişi ve grupların genelinde de benzeri hataları görmek mümkündür.
Ne yazık ki Cumhuriyet tarihi aynı zamanda yolsuzluklar, hukuksuzluklar, zulüm, kayırmaca, gasp, hak ihlalleri, işkence vs. tarihidir... Tarladaki zulüm siyasete de yansımıştır... Kim ki bir koltuğu ele geçirmiştir, ondan sonuna kadar nasiplenmedikçe toplum onu yadırgamıştır. Yöneticilerin yetkilerini kötüye kullanması sıradan bir hal sayılmıştır. Rüşvet, hırsızlık ve benzeri ahlaksızlıklar toplum tarafından bazen gizli, bazense açık kabul görmüştür. Makamları ele geçiremeyenler ise yapılan yanlışlardan çok, ganimetin kendileriyle paylaşılmamasına hayıflanmışlardır. Toplum adeta kendi devletine toplu halde saldırmış ve kolektif bir sömürüye imza atmıştır... Bal tutan parmağını yalar; gibi atasözleri bir anlamda bu kabullenmenin kanıtlarıdır.
Sonuç olarak, daha iyi bir yönetim istiyorsak daha iyi bir toplum için çalışmak ve toplumu ıslah etmek için gayret etmek zorundayız. Kumaş ne ise ondan o kalitede bir elbise çıkar, daha fazlası değil.
Türkiye'nin son 10 yılda ekonomi, ulaştırma, sağlık ve birçok konuda almış olduğu mesafe, eğitim, kültür ve ahlak alanlarında alınamamış, hatta bunların bir kısmında bariz bir şekilde görmezden gelinmiştir.

Türkiye'nin daha iyi bir yer olmasını istiyorsak önce kendimizi sorgulamalı, önce biz iyi olmalıyız... Akabinde ise değişimi toplumsal değişim olarak algılamalı, siyaseti her şeyi değiştirebilen sihirli bir sopa olarak görmemeliyiz.
Murat GENÇOĞULLARI
Comments