top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Cemaat Gerçekleri

Güncelleme tarihi: 31 Mar 2020

İnsanoğlunun toprağa bağımlılığının azalması cemaat yapılanmasının sonunu getirmemiştir. Modernitenin, aşırı sekülerleşmenin bunalttığı insanlar, zaten var olan cemaatlerin mevcudiyetini yeniden  keşfetmek durumunda kalmışlardır.

Toplumsal hayatın doğal akışı içerisinde şekillenen, insanların herhangi bir zorlamaya tabi olmaksızın katıldıkları, bir takım temel gereksinimlerin karşılanmasını kolaylaştıran, meşruiyetini gelenekten alan, iletişimin yüz yüze olduğu, sözlü kültürün etkin bulunduğu bir oluşum olduğu söylenebilir. Bu tanımlar, cemaatin, tarihsel akışa ve toplumsal süreçlere bağlı olarak farklı yapısal biçimleri olsa bile, bir şekilde varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.

Cemaatler, gündelik hayatta, sosyal ve psikolojik açıdan bir statü taşımak, hatta en önemlisi Siyasi etki ve baskı oluşturmak, her alanda belirleyici ve etkileyici olmak istemektedirler. Dünyanın her yerinde, Siyasi otoritenin kırılgan ve zafiyet gösterdiği dönemde daha etkili oldukları söz konusudur.

İnsanlar, hem psikolojik olarak hemde, inanç dünyalarında bir sosyal ortamın parçası olmayı arzu eder. Şu kent yaşamı dediğiniz şey o kadar korkunç bir yaşamdır ki, kalabalıklar içerisinde insanlar yalnız kalırlar. Yalnızlığı paylaşamazsanız, hayatı sürdüremezsiniz.  Bu durum insanda, bir gücün parçası olma isteğini doğurur. 

Cemaat dinde, ibadet etmek için bir araya gelen topluluklara denir. İslam'da ayrıca tasavvuf ve benzeri hareketlerde belli bir görüş ve inanca sahip gruplar için de kullanılır.

Sosyoloji literatüründe ise cemaat kavramı, cemaatin üyelerinin ortaklaşa paylaştıkları değerler ve  genellikle ortak bir ideolojiye ya da bir kimlik duygusuna dayanan, özel olarak oluşturulmuş bir toplumsal dayanışma ve  ilişkiler bütünü olarak tanımlanır. 

Cemaatler, kendi birlik ve bütünlüğünü koruyabilmek, mensuplarını bir arada tutabilmek için, birbirlerin hayat ve yaşantılarında kolaylaştırıcı dayanışma içindedirler. Her birey gücünü mensup olduğu cemaat ve gruptan alır. Bu gücün etkin olması durumunda da vazgeçilmez bir bağlılık duygusu oluşur.

Cemaate yapılan eleştiriler esasen , Gülen ve cemaatin dini tutumlarındaki değişim, devlet içinde yapılanma vb. siyasi konularla ilgilidir. Günlerdir kamuoyunun gündeminden düşmeyen, kulislerden  gazete köşelerine kadar, yazılan çizilen ‘’Başbakan-Cemaat kavgası.’’  Ancak, kamuoyuna devamlı olarak yanlış ve propaganda içerikli mesajlar verilmektedir.

Hareketin okul, dershane, üniversite gibi eğitim kurumlarının yanı sıra dinler ve kültürler arası diyalog faaliyetleri ve yardım organizasyonlarını gerçekleştirdikleri çeşitli vakıf ve dernekleri ile ticari faaliyet gösteren basın yayın kuruluşları, hastaneleri ve finans kurumları mevcuttur.Bu çerçevede, her ne kadar Allah rızası için yapılan faaliyetler olduğu söylense de, esasen siyasi ve iktisadi bir organizasyon görüntüsü vermektedir.

Cemaatin bir siyasi parti gibi davranması, kendini siyaset üstü görmesi,İktidardan daha çok pay istemesi, Devlet meselelerinde daha etkin ve belirleyici olmayı arzulaması kavganın nedenleri arasında olarak sıralanabilir. Cemaat elindeki medya ve sermaye gücünün yanı sıra, bürokraside yer alan kadrolarıyla da etkin bir rol oynamaktadır.

Kamuoyunda, 2012 yılının Şubat ayında, Cemaat ile AK Parti arasındaki sorun diye bilinen, KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı gözaltına almak isteyen savcıların yaptığı atak, hükumetçe, ancak yapılan düzenlemeler ile önlenebildi. Çünkü bazı iddialara göre, Cemaat daha ilk günden Mit Müsteşarını kabullenmemişti.

4+4+4 tartışmalarının yaşandığı günlerde, bu kez Başbakan Erdoğan'ın ''Dershaneleri de kapatacağız'' demesiyle, Cemaat şoka uğradı. Zira; en büyük para ve insan kaynaklarından biri olan dershaneler, cemaatin ''hayat damarlarından birinin koparılması'' anlamına geliyordu.

HSYK'nın yapısının değiştirilmesine Cemaat itiraz ediyor. Bu formülün, Cemaatin HSYK ve AYM'deki etkinliğini azaltacağı  düşünülüyordu.  Emniyette cemaate gönül vermiş isimlerin hızla kızağa çekildiğini gören Gülen Hareketi, yargıda yapılacak böyle bir operasyonun, ''büyük bir tasfiye'' haline dönüşeceğinden endişe etmiş, Bu yüzden, başta Zaman Gazetesi olmak üzere, Cemaat'e yakın tüm yayınlar, AK Parti'nin ''Yargıda reform" olarak yapılacak düzenlemeye, karşı atak geliştirme yoluna gitmiştir. 

 Cemaat, Başkanlık sistemini de istemiyor.. Gülen Hareketi, Erdoğan'ın Başkan olması halinde, kendisini hiçbir gücün kontrol edemeyeceğini; bunun ise Hareket'i önemsizleştireceğini düşündüğü şeklinde bir algı oluştu.

Cemaat ile AK Parti arasındaki kırılma ise hem bir iktidar mücadelesinin sonucudur, hem muhafazakar alan içindeki bir siyasi farklılaşmanın işaretidir. Gezi olayları, AK Parti'nin bu olaylardaki kırılganlığı, yaklaşan seçimler, cemaat oklarını üstü kapalı olarak AK Parti'ye çevirirken, AK Parti bu girişimi karşılıksız bırakmamıştır. Yapılan açıklamalar, yaşanan tartışmalar dikkate alınacak olursa, cemaat hükumet ilişkileri tümüyle kopmuş, cemaat açık açık, bir siyasi aktör gibi hareket etmiştir.

Bu durum toplumsal bir hareketliliğe işaret ettiği kadar, siyasi bir dalgalanmayı da ifade eder. Siyasi dalgalanmalar ise siyasi dengeleri etkilerler.


Cemaat’in dayandığı tabanın büyük çoğunluk itibarıyla iyi niyetli ve fedakâr insanlardan meydana geldiğini biliyoruz. Onların arasında bizim de tanıdığımız ve sevdiğimiz pek çok kimse var. Fakat onların da artık kendi üzerlerinde oynanan oyunları anlamaları için zaman gelmiştir. Cemaat ile duygusal bur bağı olmadığı halde, Cemaatin etkisini kendi çıkarına menfaat sağlamak üzere kullanan kişiler, Cemaatın imajına leke düşürmüştür. Bu kamu oyunda, Cemaatin farklı bir muameleye maruz kalmasına sebep teşkil etmiştir. Bu saf ve samimî insanlar, lütfen, kendi içlerinde bir muhasebeye yönelsinler ve cemaate mensubiyetlerinden bu yana İslam'i hassasiyetlerinin nasıl bir seyir takip ettiğini düşünsünler. 

Said-i Nursi’nin meşhur bir sözü vardır; “Eüzubillahimine şeytani ve siyase” yani, “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” bu meşhur bir sözüdür. 

Sonuç olarak Türkiye’de, cemaat kavramı üzerinden hem bir zihniyet çatışması yürütülmektedir, hemde toplumun farklı istikametlerde değiştirilmesi ve dönüştürülmesi düşünülmektedir. Murat GENÇOĞULLARI 

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page