top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Gezi Olayları

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020

Gezi parkı üzerinden hükumete siyasi tehdit oluşturmak  isteyen muhalif gruplar, gezi parkını sembol haline getirdiler. Ancak bu  göstericiler sadece muhalif gruplardan oluşmadı. Neredeyse tüm yasa dışı ve aşırı gruplar burayı  kendilerine  bir alan haline getirdiler. Sağa sola bomba koymayı, hatta suikastı hedefleyenler, taksim olayları üzerinden daha  kolay eylem  yapma ve eylemlerini  kitleselleştirme yolunu buldular.


Aynı zaman da Gerilla tarzı gazetecilik ile bilgi kirliliğinin zirve yaptığı süreci hep beraber yaşadık. Şiddet hatta terör yanlılarının maksatları belli iken adeta bir gösterici gibi hareket eden gazeteci ve muhabirler gördük. Bu gazeteciler bazen güvenlik güçlerini anarşist, şiddet yanlılarını ise masum göstermeye gayret gösterdiler. Bazı İnternet sitelerinde  ve sosyal medyada gerilla tarzı gazetecilik  ile  halkı galeyana getirecek haberler yaptılar  ve sahte görüntüleri yayınladılar. Aynı zamanda bu tehdit ile Türkiye'nin Suriye üzerindeki Politik etkisini azaltmayı veya yok etmeyi  de  planladılar. Bu olayları tanzim edenler arasında, Gazeteci, yazar, asker, Aydın, Sanatçı, İş adamı, illegal örgüt, yabancı lobiler bulunmaktaydı. Bazı siyasi partiler çapulcu söylemini siyasi bir mesaj olarak, halka benimsetmeye çalıştılar. Çapulcu olan, Tayip Erdoğan karşı olan demektir, algısını oluşturarak bir siyasi mesaj vermeye çalıştılar. Ardından Lice’ye karakol yapılmasın ve KCK’nın asayişi kontrol etmek istemesi. Devlet'in bölgede otoritesinin hakimiyetinin ve asayişinden rahatsızlık duyulduğu, kendi asayişimizi kendimiz sağlarız mesajının verilmek istendiği de anlaşılmıştır.

Bütün bunlar aynı zamanda Polis ve Jandarma üzerinden Başbakana karşı yapılan psikolojik harekâtlardır. Ülkemiz sınırları içinde Devlet nereye karakol yapacağını nereye kışla yapacağını hiç kimseye sormaz, gereğini yapar. Gezi eylemlerinin ilk günlerinde Abdullah Gül bir söz söylemişti; ‘’Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir’’ diye.

Bu da aranıp da bulunamayan bir sözdü.Ak Parti meşruiyetini tartışmaya açmak için yeterliydi.Bu argüman kullanıldı.Bu sözü söyleyen hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan’ın yol arkadaşı.Bu eylemlerin bir başka hesabı da Başbakan’a Cumhurbaşkanlığı konusunda geri adım atmasını sağlamak üzerine bir mesaj olduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Peki burada neden gençler kullanıldı?

Gençlerle orta yaş ve yaşlılar arasında genel olarak bir siyasal davranış farkı vardır. Peki, niçin bu fark oluşur? Kuşaklar arası yaş fakında en önemli öğe enerjidir. Gençlik daha değişimden yana hatta köklü ve hızlı değişimlerden yanadır. Bunun nedenleri açık. Değişim demek yeni yeni sorunların ve koşulların ortaya çıkması ve bu sorunlara sizin uyum sağlamanız demektir. Uyum bir enerji gerektirir. Enerjinizin azaldığı ölçüde değişimlerden korkarsınız çünkü yeni bir çaba sarf etmeniz gerekir. Değişime ayak uydurmak ve öğrenmek gençlik için daha kolaydır.


Diğer bir sebep; gençler, yetki ve sorumluluğun dışında kalmış bir kesimdir. Bu yüzden değişimlerin gençlere kaybettireceği bir şey yok. Ama yetki ve sorumluluk alanında olan, geleceğini mevcut koşullara göre planlamış ise, kaybedecek bir şeyi vardır ve sahip olduğunu korumak üzere bir davranış içerinde olacaktır.   

    

Başka bir sebebi ise, benimsenen ideoloji. Benimsenen ve savunulan ideoloji, ülkede yerleştiği ve geldiği zaman, istenilen şey olduğundan ona sahip çıkmayı gerektirir ve beraberinde koruma eğilimi artar. Onun ötesinde bir şey varsa kolay kolay destekçisi olunmaz. İşte bütün bunlar insanların gençken daha değişim yanlısı olmalarını, orta yaş ve yaşlı olmaları bu değişimlerden daha uzak durduğu ve çekinmelerini beraberinde getirir.

Yani Siyasal anlamda, gençlik bir nüfus cüzdanı sorunu değil bir davranış biçimidir.

Küçük gruplar dinamik bir bütündür. Grubun içindeki bireyler karşılıklı olarak bir etkileşim içindedir. Bir grubun ferdinin siyasal düşüncesini değiştirmek çok zor ve neredeyse imkansızdır. Çünkü gruptan dışlanma korkusu buna her zaman engeldir. Bu yüzden grubun görüşünün dışına çıkılmaz. Çünkü kişi gücünü gruptan almaktadır. Tabi burada grup içinde çoğunluğa uyma ve grup içi eğilimleri paylaşma var. Bunun sonucu olarak gruptan sapmaya karşı her zaman bir direnç söz konusudur. Gruplarda dışarıya karşı bir saldırganlık gücü ve potansiyeli her zaman vardır. Yani grup kendini tehlikede hissederse, dışarıya karşı saldırma gibi bir davranışa girebiliyor, bunu rahatlıkla görebiliyoruz.



Bu ülkenin "Duran Adama" değil,Çalışan ve "koşan Adama" ihtiyacı var. Murat GENÇOĞULLAR

6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page