Irak Şam İslam Devleti olarak kendini tanımlayan IŞİD örgütü aslında el-Kaide’nin Irak yapısını ikame eden, Şiileri baş düşman olarak kodlamış ve Irak’tan Suriye’ye uzanan bir Sünni hat üzerinde, bir İslam devleti kurmak isteyen bir yapılanmadır.
Irak'ta son dönemde iç savaşı andıran gelişmeler IŞİD fenomenini tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir gündem maddesi haline getirdi. Ancak bu örgüte dair kamuoyuna yansıtılan bilgiler ve genel olarak ele alınış düzeyi ne yazık ki gerçeklerden çok uzak.
Fakat, bu konunun bilinçli olarak iç siyaset malzemesi olarak kullanılması çok tehlikeli bir hamledir.
2003'ten bugüne Irak ve Suriye'de yaşananlar ise genel anlamda IŞİD'i var eden dinamiklerdir. Bu yükselişin kuşkusuz en önemli sorumluluğu Irak Başbakanı Maliki'dedir.
IŞİD'in , 2010 seçimlerinden itibaren Maliki'nin yürüttüğü otoriter Şiileştirme siyasetine duyulan tepkiden beslendiği çok açıktır.
Sünni savaşçıları Irak Milli ordusuna dahil etmeyen Maliki, 2011 Aralık ayında ABD'nin de Irak'tan ayrılmasından sonra Sünni toplumu daha da yabancılaştırdı. Böylece, daha önce Irak İslam devleti örgütüne karşı savaşan Sünni gruplar, taraf değiştirerek bu örgütün saflarına katıldılar.
Türkiye IŞİD’e hiçbir şekilde destek vermemiştir, veremez de. Bunun üç ana sebebi vardır.
Birincisi, hiçbir devlet Türkiye dahil hobi olarak kafa kesen, dünyanın dört bir tarafından psikopatları bünyesinde toplayan ve kontrol edilmesi imkansız bir yapıya komşu olmak istemez. IŞİD Türkiye için bir güvenlik sorunudur ve Türkiye bu sorunla elinden geldiğince mücadele etmektedir.
İkincisi, #IŞİD Türkiye’nin bölgedeki vizyonuna ve duruşuna terstir. IŞİD, Türkiye’nin bölgedeki istikrarı, enerji güvenliği ve ekonomik entegrasyon gibi önceliklerine ciddi zararlar vermiştir.
Üçüncüsü, IŞİD Türkiye’nin bölgedeki müttefikleri ve desteklediği aktörlerle savaş halindedir. Irak’ta Kürt bölgesiyle ve Türkmenlerle; Suriye’de ise Suriyeli “ılımlı” muhaliflerle savaşmaktadır. Fakat Suriye ve Irak'ta petrol bölgelerini kontrolü altına alan bu örgütün ele geçirdiği yerlerde kalıcı olması da imkansızdır.
Önümüzdeki dönem, Irak’ta bölünme senaryolarının fazlaca konuşulacağı ve merkezi hükümet, diğer Şii gruplar, Kürtler, Türkmenler, Sünni aşiretler, eski Baasçılar ve IŞİD dinamikleri arasında çatışma ve/veya müzakerelerin devam edeceği bir dönem olacaktır.