top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Marka Kent nedir?

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020

Bir kent, beyin ve emek göçünü tersine çevirmek, kentin vasıflı nüfusunu artırmak, kent ekonomisini geliştirmek, hemşehrilerinin refahını artırmak istiyorsa öncelikle cazibesini artırmalıdır.


Marka Kent Olmanın Kazanımları

Bu basit bir süreç değil. Şehri herhangi bir ürün gibi paketleyip, reklamlarla bir algı oluşturup satamazsınız. Şehir markalaşması sadece reklamcıların yapabileceği bir algı oyunu değil.  Anadolu, bir uygarlıklar beşiği. Çoğu kentimizin gerek antik zamanlardan, gerekse İslam medeniyetini barındıran, farklı kitlelere hitap edebileceği birçok kültürel birikimi, bize marka konusunda büyük olanaklar sunuyor. Diğer markalaşan şehirlerin “taklit etmeyerek”, ama onların kullandıkları yöntemleri kullanmaya çalışarak, bunları başarabiliriz.


Hayatlarını sürdürebilmek için insanlar, aileler, şirketler gibi kentler de para kazanmalıdır. Kentlerin yaşanır olabilmesi, sürekli artan ve çeşitlenen kent ihtiyaçlarının giderilebilmesi için hem kent sakinlerinin refahının artması gerekir, hem de kentten toplanan ortak gider paylarının artması gerekir.


         

Kente refah getirecek yeterli kaynağı kent içinden çıkarabilmek her zaman mümkün değildir. Bu yüzden kentler, şehir dışındaki kaynakları şehirlerine çekmeye odaklanmışlardır. Nedir bu kaynaklar;


  • Yerli ve yabancı turistler

  • Şehre okumaya gelen üniversiteli öğrenciler

  • Şehre çalışmaya gelen vasıflı işçiler ve beyaz yakalılar

  • Şehre alışveriş için gelen tüccarlar

  • Şehre yatırım yapan iş adamları



Kişi yaşadığı şehirle gurur duymalıdır…

Şehrimiz bayındırlık ve belediyecilik hizmetlerinde henüz istenilen noktaya ulaşamamış, bu alanda bir ivme kazanılmamıştır. Şehir merkezimizde, aşırı bir tabela kirliliği, kaldırım işgalleri, düzensiz trafik, altyapının sorunlarından dolayı, sürekli olarak yapılan kazılar, müteahhitlerin bina üretirken imar planını sürekli ihlal etmeleri, bu şehri fazlasıyla yormuş, şehir kendi dinamizmini kaybedecek noktaya getirilmiştir.


Kentinize gelen ziyaretçilere de kendi yaşam tarzınızı dayatmamalıyız. Şehre gelenlerin kültürüne göre  hizmet üretilme gerekir. Pek ala kendi şehrinizin değerlerini koruyarak bunu yapabiliriz. Ancak bunu yaparken tarihi uzun çarşıyı talan ederek değil. Uzun çarşıda künefeciler ve peynircilerin yanına tekstil, bijuteri ve kasetçi dükkanı açarak bunu yapmak mümkün değil. Uzun çarşıdaki ahenk korunmalı ve bu konuda katı davranılmalıdır.


“Marka Kent” olmak için, bir kentin var olan kaynaklarını, turizme elverişli olarak pazarlayabilecek kadar değerli hale getirip, bu kaynakları şehrin sembolü olacak seviyeye taşımak için çeşitli  faaliyetler  yürütmek gerekmektedir. Hatay bu konuda kendi içinde marka olmuş ve olabilecek çok fazla malzemeye ve bir kültürel mirasa sahip bir şehirdir.


Hatay Marka Kent mi?


Hatay her şeyi ile bir markadır ancak henüz Marka Kent değildir.

Antakya Adını M.Ö almış dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biriydi.  Tarihte bilinen en büyük kentlerden biri olan şehrimiz,  zaten bir markadır. Ne var ki bunun önemini kavramada zorluk yaşayanlar,  kent değil,  kentliler oldu hep…


Günümüzde kimi kentlerin popülaritesi bulundukları ülkeden de öndedir. Marka Şehirler yaratmak, benimsenmiş yerel bir kalkınma modelidir ve bu yüzden artık yeni ekonomi düzeninde, bir ülkenin kaç tane marka şehri olduğu hayati bir önem arz etmektedir. 


Dünyanın ve Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Hatay, tarihte olimpiyatlar şehri olarak ün yapmış,  Hristiyanlığın adını aldığı ve yayıldığı şehir olarak, ilk kilise de burada kurulmuştur.


Marka içinde Marka


Tarihimizde Hatay 2 Eylül 1938 günü Devlet olmuş, 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye ilhak olmuş bir medeniyet ve kültür şehridir.  Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, 3 semavi dinin toplulukları ile tarihte bilinen ilk kiliseye sahip, aynı zamanda 4 büyük patriklik merkezlerinden biri olması, göz ardı edilmemesi gereken bir unsurdur.


Müzeleri, platoları, ovaları, mutfağı, künefesi, ney kamışları,  ipeği, sahilleri, tarihi dokusu, kiliseleri, camii ve ziyaretleri ile harmanlanmış bir kenttir. Ancak saydığımız bu değerlere yeteri kadar sahip çıkılamadığı, çarpık yapılaşma ve denetimsizlik, Antakya’yı yaşamı çileye dönüştüren bir merkez haline getirmiştir.


Samandağı Meydan köyü ile Konacık arasındaki sahil şeridinin nazım imar planı bugüne kadar bitirilmiş değil! Ne yazık ki.  1993’te Samandağı Turizm bölgesi, 1998’de #Arsuz Kıyı bandı Turizm merkezi, 2008’de Belen Güzelyayla Turizm merkezi ilan edilmesine rağmen,  projeleri henüz başlamadı.

Marka Kent olmak için Ekonomik ve Politik çalışmalar stratejik bir şekilde yürütülmeli bu yönde planlamalar yapılmalıdır. Hatay Havalimanı sürekli olarak Adana’da yürütülen lobi faaliyetleri yüzünden yıllarca geciktirilmiş ancak 2007 yılında Siyasi olarak oluşturulan bir irade ile hayata geçirilmiştir. Altınözü ilçesinde yapımı planlanan Zeytincilik merkezi unutulmuş, 2014’te temeli atılacak Hassa Tünel projesi yeniden proje aşamasına çekilmiştir.      


Hatay, Marka Kent çalışmaları kapsamında İl’e yapılacak çalışmalar ve yatırımlar siyasi ve dini denge mekanizmaları yüzünden içinden çıkılmaz bir hale geldiği süreçler yaşamıştır. Bunun bazı guruplarca engellenmek istenmesi bu şehre ve geleceğimize yapılacak en büyük kötülükler olarak, sonraki nesillere aktarılacağı asla unutulmamalı, bu yönde özel faaliyetler titizlikle yürütülmelidir.


Mahalli İdareler


Hatay Mahalli idareler anlamında 2014 yılına kadar 64 Belde Belediyesi ve 12 İlçe Belediyesi ile hizmet üretmeye çalışıyordu. Hatay,  Belde Belediyelerinin patinaj çektiği, hizmet üretemediği çarpık yapılaşmaya çanak tutarak bir imar kirliliğine sebep olduğu dönemlerden geçti.  Mahalli idarelerin yetkilileri ile  siyasi eğilimler doğrultusunda  oluşturulan Meclisler, karşımıza yetersiz ve ehli olmayan kadrolarla bu kentin tanışma sahneleri yaşanmış, bunun sonucunda şehir, kırk yamalı bohçaya çevrilmiştir.


Bir kenti markalaştırmak için, kent yöneticilerinin katkısına ihtiyaç vardır.  Kentin markalaşması yolunda irade ve kararlılık bir konsensüs oluşturmak çok önemlidir. Kentin ileri gelenleri ve idarecileri,  kendilerini bir marka yöneticisi gibi görmeleri gerekir.


Hatay’da Marka Problemi yok,

Markalaşma problemi var…


Kentleri markalaştırma çabalarında asıl sorun, markalaştırma işine kimlerin el atacağı ve nasıl bir sistemle yürütüleceğini bilememekten kaynaklanıyor. Marka çalışmalarında kent halkının bazı engellemeleri ile karşılaşmak mümkündür ancak bu marka bilincinin yerleştirilememesinden kaynaklanmaktadır.


Bir kenti markalaştırmak için kentteki hangi kurum harekete geçmelidir?

Valilik, Belediye, Sanayi ve Ticaret Odaları, İlin bağlı olduğu Kalkınma Ajansı, İldeki Üniversiteler, firmalar…


En doğrusu Valilik öncülüğünde yukarıda saydığım ve saymadığım ilin tüm önemli resmi ve özel kurumlarının temsilcilerinin katılımıyla markalaşma faaliyetlerinin yürütülmesidir. 


Hiç kuşkusuz Günümüz kent anlayışında bir şehrin Marka Kent olabilmesi için gerekli birçok parametre var.  Kente çok öğrenci gelmesi, ulaşım, altyapı çözümleri, Belediyecilik hizmetleri, yerli ve yabancı turistler, alışveriş mekanları ve yatırım yapılması gibi. Heyecanla hazırlanıp sonu getirilemeyen birçok proje var.


Şehrin temel altyapı sorunlarını çözmeden Marka Kent işine soyunmanın bir karşılığı maalesef yok...


 


30/05/2017

95 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page