top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Sadece adı Demokrasi

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020

Akdeniz ve Kızıldeniz’e kıyısı bulunan, 1 milyon kilometre kare yüz ölçümü olan 100 milyonluk bir ülkeden söz ediyoruz.

Dünyanın en büyük nehirlerinden Nil. Medeniyetlerin beşiği, 7000 yıllık tarihi, Antik çağın en büyük medeniyeti.



Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tahıl ambarı olan, Dünyanın en kaliteli pamuğunun yetiştiği araziler, kendine yeten petrolü ve yer altı zenginliği ve en köklü tarihi ile dünya turizminin en önemli merkezi.

Osmanlı Mısır’a hep önem vermiş ve her zaman bu coğrafyayı kendinden bir parça görmüştür.Osmanlı tarihi boyunca Mısır‘ı hiç bir zaman savunmasız bırakmamaya çok özen göstermiştir. 5 Kasım 1914 Lozan Antlaşması ile oradaki hakları alınana kadar . 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yönetimler sarsılmaya başladığı günden beri dünyanın ve Türkiye’nin gündemi bu değişim sürecine odaklanmış durumdadır. Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli halkası Mısır olmuştur. 30 yıldır ülkeyi yöneten Hüsnü Mübarek, iki hafta baskılara dayandıktan sonra, toplumsal baskının had safhaya ulaşmasıyla, 11 Şubat 2011 tarihinde görevini bırakmak zorunda kalmıştır.

Gücü ve otoriter yönetimi, arkasına aldığı ABD ve Mısır ordusu desteği ile yıkılmaz diye bakılan Mübarek’in 18 gün gibi kısa sürede sonunun gelmesi şaşkınlık yaratsa da aslında Mısır’daki devrim süreci Tunus’ta Bin Ali devrilmeden ve Tahrir Meydanı’na göstericiler inmeden çok önce başlamıştır. 

Mısır’daki dönüşüme ilişkin öngörüde bulunamayan ABD ise “Yeni Mısır’ın” oluşumunu dışarıdan etkileyebilme çabasındadır. Ordunun eliyle geçiş sürecini tamamlayacak olan Mısır’daki yeni siyasi oluşumun, ABD’nin bölgedeki çıkarlarıyla “olabildiğince” uyumlu ve İsrail’in güvenlik endişelerini “olabildiğince” gideren bir yönetim olması, ABD’nin temel öncelikleri olarak belirmektedir. Mısır’da geçici Anayasa için 19 Mart 2011 tarihinde yapılan referandum %77’lik evet oyuyla kabul edilmiştir. 

Derin tarihsel ve kurumsal kökleri olan liberal, devletçi ve İslami hareketlerin birbirleriyle olan rekabet ve etkileşimi bugün gelinen noktada ülkenin siyasi, ekonomik ve toplumsal yapısını oluşturan en önemli etkendir. Burada belirtilmesi gereken nokta bu devletçi yapının varlığını sivil otoriteden çok askeri otoriteye dayandırmasıdır. Hüsnü Mübarek’e 30 yıl dayanan demokrasi Mursi’ye bir yıl dayanamadı. Niçin peki. Çünkü burada, sadece adı demokrasi olan, halka oynanan tiyatro. Bu, baskı ve öldürmeyle bitecek bir siyasi kriz değil. Çünkü insanlık tarihinde bambaşka bir döneme girdik. Birey ve otorite arasındaki ilişki, dünyanın her yerinde yeniden programlanıyor. 

Süreç Mısır’a zorunlu ve kaçınılmaz bir seçim getirecek. Sandıktan Müslüman Kardeşler daha çok oy alarak çıkabilir. Ve; Ardından bir darbe daha. 

Bu darbe, sokağa çıkma yasağı dahil, idamların olduğu çok şiddetli olur belki. Ardından bu tablo, gelecek siyasi partilerin bir miras kavgasına dönüşür ve Mısır’ın 50 yıllık siyaseti ortaya çıkmış olur. Bu darbe daha da kökleşirse bu coğrafyada kartların yeniden dağıtılması gerekebilir. İsrail’e komşu bir tampon bölge oluşturulması seçeneklerden bir tanesi. 

Mısır devrimi sonrası iktidara gelen Müslüman Kardeşlerin Askeri darbeyle iş başından uzaklaştırılması, hem iç hem dış güçler tarafından etki altında kalmıştır. Buradaki iktidar mücadelesi ve iktidarsızlık daha uzun süreceğe benziyor.

Murat GENÇOĞULLARI

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page