top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Siyasal güçler

Siyaset bir otoritedir.


Bu otorite ile ilgili kurumlar ve bu kurumların oluşmasındaki süreç, siyaseti çok yakından ilgilendirir. #Siyaset devletlerden bile daha önce ortaya çıkmış, devletlerin olmadığı yerlerde bile, siyaset mutlaka vardır.

İnsanlar yaşadıkları toplumlar içerisinde, bazı düşünceler geliştirmişler  ve bu yönde bir çerçeve oluşturmuşlardır. Bu yüzden siyaset bilimi ile siyasal düşünceyi birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü biri olması gerekeni, diğeri var olanı incelemektedir.Siyaset biliminin diğer bilimlerden en önemli farkı, doğa bilimleri gibi yasaları yoktur.Diğer bilimlerde etken çok az ama siyaset biliminde etken çok fazladır.Bir siyasi tablonun oluşmasında, sayısız etken olduğu gibi, bu etkenler birbirlerini de devamlı olarak etkilemektedir. Yaşanan her olay insanı etkilemekte ve de değiştirmekte.

Siyasal etkenler kişi ve kurumlar dışında da pek çok etki altındadır.Bölgenin iklimi, önemli sorunların çözülmesinde sahip olunan doğal kaynaklar, kültür, toprak genişliği, insan faktörünün en etkili olduğu nüfus ve eğitim,kentleşme oranı ve en önemli faktör olarak sayabileceğim, ekonomi ve sanayileşme.

Bunun yanında aile  gibi değişmez bir küçük grup. Bir amaç için bir araya gelenler,toplumsal sınıflar yani seçkinler  ve baskı grupları. Seçkinlerin amacı hem iktidarı kullanmak  hem de iktidara gelmek isteyenler arasındadır.


Aslında Baskı gruplarının yani üyelerinin nitelikli olduğu kişilerin,amacı iktidarı ele geçirmek değildir.İktidarı etkilemek ve kendi çıkar ve düşüncelerini siyasi otoriteyi etkileyerek, kabul ettirmek ve uygulatmaktır.

Siyasi partilere gelince, Burada bir çok ideoloji ve düşünceye sahip siyasi partiler olduğu kadar, kadro ve kitle partilerinden de söz etmek mümkün olacaktır. Kadro partilerinde, sayıca az, ama zengin olan derebeyleri ve burjuvazi sınıfa karşın, kitle partilerinde bürokratik yapıya sahip, çok kişiden meydana gelen kitle partileri. Yani  Kadro partilerinde üye sayısından çok, üyelerin niteliği önemlidir. Bunu telafi etmek üzere oluşturulmuş, çok üyeden oluşan bürokratik yapısı da olan kitle partileri.

Baskı grupları siyaset sahnesinin en önemli aktörlerinden olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bunlar üye sayısından çok , gücünü üyelerin niteliğinden alan,özelikleri ile  ön planda, çoğunlukla iş dünyasının oluşturduğu kuruluşlardır. Kitle  baskı gruplarının diğer bir modeli olan sendika ve meslek örgütlerinin oluşturduğu  kurumlar. Bütün bunlar her ne kadar siyasal bir birliktelik oluşturmak amacı ile kurulmamış olsalar dahi, Siyasal iktidarı etkilemek için her zaman çaba göstermişlerdir.

Ordunun baskı gücü düşünüldüğünde ,çok büyük  gücü olan,o güç devreye girdiğinde ona karşı koyabilecek hiç bir gücün olmaması,Siyasal yaşamda, her zaman bir etken olmuştur.

Diğer bir siyasal etken ise, önemli bir baskı gücü oluşturan Din kurumu.

Din ile siyaset ilişkisi, Hristiyanlık döneminde çok etkili olmuş ve yayılmıştır.Bazı durumlarda din siyaseti bir araç olarak kullanmış,bazı durumlarda da Siyaset din'i bir araç olarak kullanmaktan geri kalmamıştır. Çatışma bir yerde ,din adına hareket eden seçkinlerle, Dini siyasetin dışında tutmak isteyen seçkinler arasında olmuştur.

Mesela, #Hristiyanlık çok etkili ve güçlü  bir merkezi  otoriteye sahip #Roma imparatorluğu üzerinde kurulmuştur. Hristiyanlık daha doğarken ezilme tehlikesine maruz kalacağından, İsa ve havarileri Roma'ya güvence vermeye çalışmıştır''. Sezar'ın hakkı Sezar'a Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya'' meşhur sözü ile teminat vermiş ve temellerini atmıştır.Yani Siyasal iktidarın gücünü başlangıçta kabul etmiştir.

Ne zaman ki güçlenmiş ve Roma zayıflamış,o vakit tutumunu değiştirme yoluna gitmiştir.

Ve ortaya şöyle bir görüş atılmıştır.''Ruh bedenden üstündür''.Öyle ise ruhun iktidarı bedenin iktidarından üstün olur.


  

Burada Ruhun iktidarı kim ? Kilise

Bedenin iktidarı  kim ? Siyasal İktidar.


Madem ki ben ruhun iktidarıyım, sen bana boyun eğmek zorundasın demiş. Ardından Papa'lar Kralları, İmparatorları aforoz etmeye başlamışlar.




Müslümanlığın ortaya çıktığı dönemde ise, Dinin yayılmasında devlet beraberinde oluşturulmuştur.


Ancak, Siyasal otoritenin zayıfladığı süreçte  Dini otorite daha etkin olmuştur. #İran'da olduğu gibi.

Ülkemizin Laik düzeni Osmanlı'dan bu yana hiç bozulmamış,Dini otorite Devlet işlerine hiç bir zaman karışmamıştır. Daha Türkiye Cumhuriyeti'ne gelmeden Osmanlı'da bile Kanun ve Hukuk üzerine bir temel oluşturulmuştur;


''Kanuni Sultan Süleyman'' İsmi Kanuni, yani yasa koyucu.

''Fatih Kanunnamesi''

Fatih kanunnamesini inceleyin, hiç bir tarafında şeriat yoktur.

Osmanlı hiç bir zaman hırsızın elini kesmemiştir.Zina yapan kadını taşlatarak öldürmemiştir. Faiz dahi yasaklanmamıştır.Hatta faiz oranı ile ilgili, ferman dahi yayımlamıştır.Bu sözlerim, Türkiye; İran oluyor, Arabistan oluyor diyenleredir.

Ülkemiz,dünyanın koşullarına ve bu koşullara bağlı,  insanın yaşatılması üzerine, aklın ve bilimin ışığında çözüm arayışlarının  devamlı açık tutulduğu bir tutum sergilemiştir.

Bütün bu etkileri düşündüğümüzde, Bir Ülkede İktidar olmanın zorlukları ve sorumlulukları saymakla bitmiyor.Bu kadar baskı da işin ayrı bir görünmez boyutu.


Ülkemiz Tüm Dünya'ya her alanda örnek olmuş bölgesinde güç ve Lider Ülke olma yolunda ilerlemektedir.

Murat GENÇOĞULLARI

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page