top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Gençoğulları

Türkilizce

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2020

Yabancı kelime istilası, işyeri tabelalarında, tekstil ürünlerinde, kafe, restoran, hastane isimlerinde, alışveriş merkezlerinde ve yeni yapılan sitelerde her geçen gün artarak sürüyor.  Hayatımızın neredeyse tümü yabancı isim istilasına uğradı. Dünyada en çok konuşulan 5. dil olan Türkçe ve bu güzel dilin zenginliği yabancı isim koyma çılgınlığına kurban ediliyor. 

Peki, ürettiğimiz ürünlere, açtığımız dükkânlara neden ‘Türkçe’ isim koymuyoruz?

 
 

Ülkemize mi, dilimize mi yoksa kendimize mi güvenmiyoruz? Dünya piyasasında, saygın bir yeri olan ve markalar üreten bir ülke olarak, Türkçe ismi tabelalarımızda neden gururla taşıyamıyoruz?

Bu hassasiyeti romantik bir dil seviciliği olarak görenlere karşı #Konfüçyus’un şu sözleriyle karşılık vermek icap eder:

“Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu". Çünkü dil kusurlu ise kelimeler düşünceyi iyi ifade edemez.

Düşünce iyi ifade edilmezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Haliyle âdet, kural ve kültür bozulur. Âdet, kural ve kültür bozulursa adalet yanlış yollara sapar.

Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir!”

 Eğer Konfüçyus yeterli gelmediyse Ziya Gökalp’a kulak verelim:

“Başka dile uymaz annenin sesi / Her sözün ararsan vardır Türkçesi.” Ama arayıp kendimizi yormaya ne hacet! 


 

Her ne kadar aktardığımız hadise bir senaryo olsa da birçoğumuzun hayatı bu türden yabancılaşma ile karşı karşıya. İnsan çoğu kez “Burası Türkiye mi kardeşim?!” diye sormadan edemiyor. Giydiğimiz giysilerimizden tedavi için gittiğimiz hastanelere, oturduğumuz sitelerden yemek yediğimiz lokantalara, hafta sonları vakit geçirdiğimiz alışveriş merkezlerinden hayatımızın geçtiği her yeri yabancı kelimeler ile kuşatılmış durumda. Alışveriş merkezleri Türkçe satmıyor.

Dağlara taşlara bu zengin dili kazıyan bir milletin torunları, bugün led ekranlara, ışıltılı tabelalara yabancı isimleri yazmayı bir marifet sayıyor. Öyle ki herhangi bir yabancı isimli alışveriş merkezinde konumlanan mağazalar arasında Türkçe tabelalı işyerine rastlamak çoğu kez mümkün olmuyor. Yeni yapılan tower, plaza, residence gibi hayat ve iş alanlarının isimleri de, bu yabancı kelimelerden paylarına düşeni alıyor. Sonuçta ne oluyorsa güzel Türkçemize oluyor.

“Yabancı kelime jargonu, aşağılık kompleksinden kaynaklanmaktadır. Dil, dile savaş açmaz. Dünya küreselleşirken niçin Türkçe etkin bir rol sahibi olmasın? Türkçenin buna hakkı yok mu? Diller atarak değil, alarak zenginleşir. Biz ise kültürümüzün parçası olmuş kelimeleri atmaya çalışıyoruz. Başka dillerden aldığımız kelimeleri hem onlar gibi yazmak hem onlar gibi söylemeye çalışıyoruz.

İş yerine veya ürüne yabancı isim koymak özentiden ibaret.

Gayrimenkul projeleri ve alışveriş merkezleri belki de yabancı yatırımcıyı çekmek için yabancı isim koyuyor olabilir. Bu sektörde işler çığırından çıktı, neredeyse Türkçe isim göremez olduk. #Avrupa’nın en yüksek binasını yaptık diye övünüyoruz ama binanın adı yabancı. Memleketimizde bir alışveriş merkezine gideceğiz ama adını okuyup söyleyemiyoruz. İçeri giriyoruz, satılan markaların çoğu yabancı. Üstelik mağazada sürekli yabancı müzik çalıyor. Hastaneler deseniz onlar da aynı. Önünde dolmuştan inmek isteyen vatandaşların alfabemizde yer almayan harflerden oluşan hastane adını söylemekte ne sıkıntılar çektiğini görüyorsunuz. Bu hastaneye giden insanların tamamı Türkçe konuşuyor ama hastanenin adı yabancı.

Dilimizin korunması için temenniden öteye giden tedbirler acilen alınmalı.     Televizyonun olumsuz etkilerini gidermek için sunucu ve seslendirme sanatçılarının eğitime alınması şart.  Yerli çocuk programlarının sayısının artırılması, yabancı marka reklâmlarına sınırlama getirilmesi, denetimin artırılması, dilimizin korunmasına yönelik millî bir şuur oluşturulması için öğretim programlarına kazanımlar eklenmesi gerekir.  Halka eğitimler verilmesi, yabancı kelimeler Türkçeye yerleşmeden karşılık bulunması için #TDK’nın daha etkin çalışması, TSE patentli ürünlere Türkçe isim koyma zorunluluğu getirilmesi gibi birçok yaptırımlar yapılabilir.

Nasıl ki çocuklarımıza güzel isim koymak için çaba sarf ediyor, anlamına, telaffuzuna önem veriyorsak, hizmet vereceğimiz şirket ve kurumlara güzel anlamı olan Türkçe isimler koymak, hepimizin atalarımıza ve şanlı tarihimize olan bir vatandaşlık borcumuzdur.  

Dil giderse her şeyimiz gider.


Murat GENÇOĞULLARI 

20 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page